Ela
New member
Ekolojik Tolerans: Çamaşır Makinesi mi, İnsan Beyni mi?
Selam forum ahalisi!
Bugün size öyle bir kavram getirdim ki, okudukça “bu benim kayınvalidem olabilir” ya da “abi bu bildiğin iş yerindeki klima” diyeceksiniz. Evet, mevzumuz **ekolojik tolerans**. Hani şu canlının “ben bu sıcağa, bu soğuğa, bu açlığa, bu nem oranına dayanırım ama bir yerde pes ederim” dediği çizgi. İnsan gibi yani… Hepimizin bir sabır eşiği var, kimininki kaynayan makarna suyu kadar kısa, kimininki ise yaz tatilinde otobüs yolculuğu kadar uzun.
Konuya Giriş: Erkekler Strateji Kurar, Kadınlar Empati Yapar
Şimdi bu ekolojik toleransı açarken fark ettim ki, erkekler bunu oyun stratejisi gibi görüyor. “Kardeşim, bir canlının dayanabileceği sıcaklık aralığını bil, ona göre habitat seç. Mesela kurbağa 10-30 derecede yaşar, sen onu çölün ortasına koyarsan GG olur.”
Kadınlarsa olaya empatiyle yaklaşıyor: “Yazık o kurbağaya ya… Sen olsan 45 derecede bir damla su görmeden nasıl yaşarsın?”
Yani ekolojik tolerans aslında bilimsel bir şey ama erkek forumdaşlarımızın kafasında **Counter Strike’taki harita seçimi**, kadın forumdaşlarımızdaysa **romantik bir dost sohbeti** gibi işliyor.
Ekolojik Toleransın Günlük Hayat Versiyonları
* Sabah işe giderken metrobüste sıkış tıkış kalmak: Kimimizin ekolojik toleransı ilk 3 durakta tükeniyor, kimimizse “ben dayanırım abi, Zincirlikuyu’ya kadar ayaktayım” diyor.
* Evde aynı diziyi 7. kez açan eş/partner: Erkekler “stratejik çıkış” arıyor. (Mesela mutfağa gidip sonsuza kadar bulaşık yıkamak.) Kadınlar ise “ya bu çocuk bu diziyi izlerken mutlu oluyor, bari yanında oturayım” diyor.
* Yazın klima 16’ya mı 24’e mi ayarlansın kavgası: Ekolojik tolerans burada resmen evlilik testine dönüşüyor.
Erkeklerin Ekolojik Tolerans Tablosu
1. Futbol takımının 5 maç üst üste yenilgisi: -10 dereceye kadar dayanır ama 6. mağlubiyette televizyonu pencere dışına bırakabilir.
2. Yemekte soğansız menemen: Hemen pes! Tolerans sıfır.
3. İnternetsiz 1 saat: Zombi moduna geçiş.
Kadınların Ekolojik Tolerans Tablosu
1. Telefon şarjının %5’e düşmesi: Hayatla bağ kopmaz, powerbank mucizesiyle yeniden doğar.
2. 2 saat boyunca dizi spoiler’ı duymadan yaşamak: Müthiş sabır, adeta Himalaya keşişi.
3. Erkeklerin “benim ekmeğim çıtır değilmiş” tripleri: Yüksek empatiyle “tamam canım, bir dahaki sefere ben dikkat ederim” diyerek krizi çözer.
Ekolojik Tolerans = İlişki Toleransı
Hadi kabul edelim: Ekolojik tolerans sadece kurbağanın, çam ağacının ya da devekuşunun meselesi değil. İlişkilerde de böyle.
* Kadınların toleransı: “Senin o arkadaşa bu hafta da gitmene katlanırım ama üçüncü haftada benden selam söyleme.”
* Erkeklerin toleransı: “Alışveriş merkezinde 45 dakika dolanabilirim ama 46. dakikada beni çıkış kapısında yerde sürünürken bulursun.”
Forumdaşlara Sorular
Şimdi gelin, forumu biraz şenlendirelim.
* Sizin ekolojik tolerans sınırınız nedir? (Örn: yazın 40 derece sıcakta vantilatörle hayatta kalabilen var mı?)
* Partnerinizin sabır eşiğiyle ilgili hiç komik anınız oldu mu? (Mesela “pizza 5 dakika geç geldi, dünya savaşı çıktı” gibi.)
* Evde klima tartışmasında hangi kamptasınız: 16 derece buzullar mı, yoksa 24 derece tropik ada mı?
Sonuç Yerine: Hepimiz Birer “Ekolojik Denek”iz
Ekolojik tolerans, aslında yaşamın kendisi. Hepimizin dayanabileceği bir sınır var. Kimi zaman sıcakta, kimi zaman ilişkilerde, kimi zaman da forum tartışmalarında. Erkekler stratejik akıllarıyla “çıkış planı” yaparken, kadınlar empatik tavırlarıyla “dengeyi” sağlıyor. Ve ortaya mis gibi bir ekolojik denge çıkıyor.
Yani sevgili forumdaşlar, doğada kurbağanın, çiçeğin ya da kedinin sabır eşiği varsa, biz insanların da var. Önemli olan o eşiği zorlamadan yaşamayı bilmek.
Şimdi top sizde! Yazın bakalım, sizin ekolojik tolerans hikâyeniz nedir?

Selam forum ahalisi!

Konuya Giriş: Erkekler Strateji Kurar, Kadınlar Empati Yapar
Şimdi bu ekolojik toleransı açarken fark ettim ki, erkekler bunu oyun stratejisi gibi görüyor. “Kardeşim, bir canlının dayanabileceği sıcaklık aralığını bil, ona göre habitat seç. Mesela kurbağa 10-30 derecede yaşar, sen onu çölün ortasına koyarsan GG olur.”
Kadınlarsa olaya empatiyle yaklaşıyor: “Yazık o kurbağaya ya… Sen olsan 45 derecede bir damla su görmeden nasıl yaşarsın?”
Yani ekolojik tolerans aslında bilimsel bir şey ama erkek forumdaşlarımızın kafasında **Counter Strike’taki harita seçimi**, kadın forumdaşlarımızdaysa **romantik bir dost sohbeti** gibi işliyor.
Ekolojik Toleransın Günlük Hayat Versiyonları
* Sabah işe giderken metrobüste sıkış tıkış kalmak: Kimimizin ekolojik toleransı ilk 3 durakta tükeniyor, kimimizse “ben dayanırım abi, Zincirlikuyu’ya kadar ayaktayım” diyor.
* Evde aynı diziyi 7. kez açan eş/partner: Erkekler “stratejik çıkış” arıyor. (Mesela mutfağa gidip sonsuza kadar bulaşık yıkamak.) Kadınlar ise “ya bu çocuk bu diziyi izlerken mutlu oluyor, bari yanında oturayım” diyor.
* Yazın klima 16’ya mı 24’e mi ayarlansın kavgası: Ekolojik tolerans burada resmen evlilik testine dönüşüyor.
Erkeklerin Ekolojik Tolerans Tablosu
1. Futbol takımının 5 maç üst üste yenilgisi: -10 dereceye kadar dayanır ama 6. mağlubiyette televizyonu pencere dışına bırakabilir.
2. Yemekte soğansız menemen: Hemen pes! Tolerans sıfır.
3. İnternetsiz 1 saat: Zombi moduna geçiş.
Kadınların Ekolojik Tolerans Tablosu
1. Telefon şarjının %5’e düşmesi: Hayatla bağ kopmaz, powerbank mucizesiyle yeniden doğar.
2. 2 saat boyunca dizi spoiler’ı duymadan yaşamak: Müthiş sabır, adeta Himalaya keşişi.
3. Erkeklerin “benim ekmeğim çıtır değilmiş” tripleri: Yüksek empatiyle “tamam canım, bir dahaki sefere ben dikkat ederim” diyerek krizi çözer.
Ekolojik Tolerans = İlişki Toleransı
Hadi kabul edelim: Ekolojik tolerans sadece kurbağanın, çam ağacının ya da devekuşunun meselesi değil. İlişkilerde de böyle.
* Kadınların toleransı: “Senin o arkadaşa bu hafta da gitmene katlanırım ama üçüncü haftada benden selam söyleme.”
* Erkeklerin toleransı: “Alışveriş merkezinde 45 dakika dolanabilirim ama 46. dakikada beni çıkış kapısında yerde sürünürken bulursun.”
Forumdaşlara Sorular
Şimdi gelin, forumu biraz şenlendirelim.

* Sizin ekolojik tolerans sınırınız nedir? (Örn: yazın 40 derece sıcakta vantilatörle hayatta kalabilen var mı?)
* Partnerinizin sabır eşiğiyle ilgili hiç komik anınız oldu mu? (Mesela “pizza 5 dakika geç geldi, dünya savaşı çıktı” gibi.)
* Evde klima tartışmasında hangi kamptasınız: 16 derece buzullar mı, yoksa 24 derece tropik ada mı?
Sonuç Yerine: Hepimiz Birer “Ekolojik Denek”iz
Ekolojik tolerans, aslında yaşamın kendisi. Hepimizin dayanabileceği bir sınır var. Kimi zaman sıcakta, kimi zaman ilişkilerde, kimi zaman da forum tartışmalarında. Erkekler stratejik akıllarıyla “çıkış planı” yaparken, kadınlar empatik tavırlarıyla “dengeyi” sağlıyor. Ve ortaya mis gibi bir ekolojik denge çıkıyor.
Yani sevgili forumdaşlar, doğada kurbağanın, çiçeğin ya da kedinin sabır eşiği varsa, biz insanların da var. Önemli olan o eşiği zorlamadan yaşamayı bilmek.
Şimdi top sizde! Yazın bakalım, sizin ekolojik tolerans hikâyeniz nedir?

